Yazıma mükemmelliyetçilik ile ilgili H. Newman’ın bir sözüyle başlamak istiyorum. “Bir işi, kimsenin yanlış bulamayacağı kadar kusursuz yapmak isteyen insan, hiçbir şey yapamaz.” Nedir bu mükemmelliyetçilik ?
TDK bu durumu , “Herhangi bir alanda mükemmel olma yolunda aşırı çaba sarf eden kimse” olarak açıklamıştır.
Aslında çoğu kez “en iyiyi yapmak “ ile karıştırılır.
Mülemmelliyetciliğin temelinde yetersizlik hissi vardır. Genelde bu hissi gizlemek ve üstünü kapatmak isteriz. Bu durum mükemmelliyetçciliği daha da geliştirir.
Özünde kabul görme ve onaylanma ihtiyacı bulunmaktadır.
Bir çok mükemmelliyetci kişiler başarı ve performansa dayalı olarak yetiştirilmişlerdir.
Sevgi ihtiyacı bir koşula bağlanmıştır.
Eğer başarı ve iyi bir performans gösterirse sevgiyi almışlardır. Sevgi, kabul görme ve onaylanma bir koşul üzerindedir. “Sevgiyi koşula bağlamayın”
Arttık kendine değil karşı tarafa odaklanma başlar. “Bunu yaparsam ne düşünür? Saçımı boyatırsam ne hisseder? gibi düşüncelere yoğunlaşarak mükemmeliyetçiliğini daha da geliştirir.
Bu durum gerçek kimliğini ortaya koymasını ve başarıyı engeller. Kaygı giderek artacak ve ortaya koyduğu performans da aynı oranda azalacaktır. Her seferinde hayal kırıklığı olacaktır.
Bu durumu aşmak için neler yapmalıyız?
Öncelikle “cesur” olmalıyız. Bugüne kadar mükemmelliyetci olduk elimize ne geçti? Bir “hiç”
Aslında neleri başarıp başarmadıklarımızla bir bütünüz. Bunu kabul etmeliyiz.
Mükemmelliyetciliğin ardında mutlaka “korku” vardır. Korkunuzla yüzleşin. Eğer yüzleşmekten çekinirseniz kaygınız daha da artacaktır.
Hata yapmaktan çekinmeyin. Herkes kadar hata yapma payınız var. Dünyanın sonu değil aksine bu durum sizin kişisel gelişiminize de katkı sunacaktır.
Toplum tarafından genel kabul görmüş yargılardan uzak durun. Yaşamış olduğunuz bir olumsuz olayı hayatınızın bütününe yaymayın.
Mükemmelliyetcilik tatminkarsızlığı ve çaresizliği beraberinde getirir.
Cesur olun.
Mükemmel olma yolunda kendinize sahip çıkın. Yaşamınızı ele alın. Bir bütün olduğunuzu kabul edin.
Hayat hikayeniz ile barışın. Ve “sevgiyi koşula bağlamayın”