Ne çok yargılıyoruz.
Herkes bizim gibi davransın, düşünsün istiyoruz. Bencilce bir yaklaşım değil mi?
Aynı olsaydık güzelliği kalır mıydı yaşamanın. Ayrı renklerde mana kazanıyor hayatlarımız.
Kimi, neyi yargılıyoruz.
Bize ait olmayan, bedelini bizim ödemediğimiz hayatları yargılamak ne kadar kolay.
Sabahtan başlayıp gece yarılarına kadar durmadan nefes almadan yapıyoruz. Okulda, işte, trafikte, otobüste, ilişkide vs vs hep bir yargı söz konusu.
Keyif mi alıyoruz. Bence aldığımızı sanıyoruz.
Bedelini kendimizin ödediği hayatı bir başkası acımadan yargılıyor. Olacak iş değil. Çektiğimiz onca acıyı, hüznü, sevinci kolayca yıkıveriyorlar.
İşin içinde değiller ancak dışarıdan keyfine vara vara yapıyorlar.
Bilinmesi gereken şu ki;
Yargıladığın yerden sınanırsın. Buraya dikkatinizi vermenizi istiyorum.
Şunu duyarız ya da kendimizde söylemişizdir. “Nasıl böyle davrandı anlamıyorum”, “Neden bunu söyledi”, “Başaramaz o”, “Yapamaz” vs vs. bu örnekleri çoğaltabiliriz.
Bir de bakmışız ki yargıladığımız kişi ile aynı şekilde davranıyoruz. “Anlam veremezseniz” evren anlamanız için o olayın bir benzerini karşınıza çıkarıverir ve içine atar.
Ne zaman yargılama olur. Diyelim ki, araba kullanmayı biliyorsunuz. Karşınızda da yeni yeni öğrenmeye çalışan biri var. Siz artık araba kullanmayı başardığınız için öğrenmeye çalışanı yargılayıp başarması için pozitif yönde etkileyebilirsiniz. Motivasyonunu sağlayabilirsiniz.
Başarmadığı bir konuyu yargılamak insanın içindeki korkudur. Yüzleşme yerine korkularla dolu yaşamı tercih ettiği için her fırsatta yargılar. Bakın çevrenize buna benzer bir sürü insan var.
Kendinden, dönüşmekten, değişmekten korkuyor.
Yargılamaya devam edersen kendin olamazsın. Bilemezsin, anlayamazsın kendini. Terk et!
Yüzleşmelisin kendinle belki bugün.
Yolculuk sende başlar ve sende biter.
Mutlu, huzurlu ve sevgi dolu bir hafta sonu diliyorum.